30.1.09

antin kuntin

-Boş. Bomboş.

-Artık değil dileğimi yazarım.

-Yağmur da hiç dinmedi geldiğimden beri. Bugün biraz sakin etraf. Şarkı da hep aynıydı. Kaç kere dinledim kimbilir. Salep iyi gidiyor bu zamanlarda. İçimi ısıtıyor.

-Sarılmayı özledim. Balıklara yem verdim. Havadan olsa gerek onlar da durgun dünden bugüne. Hoş geldiler de ben iyi bir sahip miyim onlara bu soğukta tartışılır.

-Tut ki karnım acıktı kedimi yedim diyen Grup Vitamin neşe kattı günüme. Sahiden de acıktım, birisi de bana muhacır böreği ile işkence yaptı. Nasıl da canım çekti, nasıl da yutkundum. Ne biçim muhacır kızıyım ben, niye yapamıyorum şu böreği diye bi daha bi daha sordum kendime. Sıcacık kıymalı olanından bir tepsi olsa mutfakta anne elinden çıkmışından. Pehh.

-Uyku halim, uyuşukluğum için doktora gittim sonunda. Demir eksiliği için kapsüller kullanıyorum, renkli renkli. Düzenli bi hayatım olsa hapları vaktinde kullansam keşke. Yok canım evlenmekle alakası olmayan düzenlilik benim istediğim. Ne bu canım herkesler mi evlilik olaylarına girmiş, ne acelesi var bunca insanın anlamadım. Hahahah sahamız dolu demiş ablam daha nolsun ( lafa bak hala gülüyorum.) Gençlik güzel, yapılacak çok şey var daha.

-Neşemizi kaybetmeyelim hiç. Ellerim yaz gelince neşelenecek o ayrı. Bir parçamız neşesiz olunca bütünü etkiler mi ki? Bahar gelsin artık, çiçek böcek olsun etraf. Güneş doğsun içime.



-Geç kalmış doğum günü mesajları, konuşmaları ve ziyaretleri . Hatırlanmak güzel şey tabi. Hatırda kalacak kadar yer etmek. Ancak bunların pek de önemi kalmıyor yıllar geçtikçe. Hatta kimisine göre bir yaşı daha geri bırakmak hatırlanmak istenmeyen bir durum haline gelebiliyor. ( Daha o evreye gelmedim ama az kaldı.)

-İnanıyorum ben iyi şeylerin olacağına. Kendime dair, çevremdekilere dair. Bir gün o esas kız, esas oğlan da olacak yarattığım komedi/dram/romantik/macera karışımı filmimde. Pembe mi yeşil mi ne renkse panjurlarımız olacak diye hayal etmeyecekler. Esas kız dudaklarını titreterek şehla bakışlar saçmayacak ve esas oğlan da sevdiceğine sarılacak doya doya. Ayrıntıları yazarım bi ara.

-Yaş pastaların üzerine dikilen mumlar pastanın üzerine damlamasın. Yaş pasta ismi nerden geliyor ayrıca? yaşı kutlamak için kullanılmıyor ki sadece, ya da ıslak gibi olduğu için mi diyeceğim… Yaş pasta… başka bi isim olmalı. Düşünürüm uygun bir şeyler. Belki de biz birlikte koymalıyız. Birlikte yapacağımız çok şey var.

-Kendi kendini temizleyen tabak çatal olmalı. Yemekleri bensiz pişirebilen tencere tava. Hayat renkli olur tabi bu şekilde, sohbet falan etse mutfak benimle. Bugün ne yemek isterdiniz Deniz Hanım? Sahanda yumurta ve ananas suyu istiyorum bu sabah.

-Mesala Lilly ve Marshall’ın aşkları? Aslında düşününce biricik, öz, tek, ilk, uyum her şey var tabi de nebleyim… yok yok çeliştim kendimle Allahtan belasını mı ister daha ne olsun. Uyumlu bir çift işte. (Kıskanma herkesi) O değil de Tedime kıyamıyorum ben ("Tedim" eved), akraba eş dost falan ona uygun bi kız bulacağım. Dövmesiyle bile kabul ederdi insan onu. Gerçi şimdilerde şemsiyeli gizemli bayanı ha gördük ha göreğiz ya hadi bakalım. Olmadı ben gideceğim yanına.( Düşün ki diziye ne kadar kaptırdım kendimi.)

-Marketteki poşetlerin kolay açılabilmesi için bir sistem geliştirmek istiyorum. Beni bekleyen ve bana cins cins bakan insan suratları benim daha çok panikleyerek poşetleri hiç açamamama neden oluyor. (mamamamama yanlış mı yazdım yahu) Bu durumdan neye varıyoruz, tepkiler beni şekillendiriyor. Panik panik panik.

-Sil baştan başlamak lazım bazen ya hani. Zor be öylesi. Geçmişin yorgunluklarını nasıl atıvereceğiz bi köşeye. Tamam onlar da gelsin o halde, ama o zaman sil baştan olmanın bi anlamı kalmaz ki. Boş bomboş sayfa. Buyur çiz, karala.


24.1.09

hayatı tersten yaşamak

Ortalıklarda dolanan mailleri anımsattı ilk önce. Herkes düşünmüştür herhalde hayata geriden başlamayı. Peki ya filmi? Biraz uzun sürse de izlemeye değer bir film olmuş “The Curious Case Of Benjamin Button”. Başı sonu tahmin edilebilir bir film sürpriz yok ama işte duyguyu almış özenerek bir resim yapmış gibi… derken kendimi film eleştirmenleri gibi hissettim. Velhasıl kelam 13 dalda aday gösterilmezdi bu kadar iyi olmasa. Evet bakıyoruz imdb puanı da 8,4’müş. İzlenilesi işte.

Zaman ne de önemli. Bir şeyleri yakalarken bir başka şeyleri yitirmek. Avcundaki kum tanelerini sımsıkı tutarken parmaklarının arasından sıyrılanlar... Yitirdiklerinin üzüntüsü bir diğer yandan keşifler, deneyimler. İnsan olduktan, hisler olduktan sonra hayat tersinden de olsa aynı olurdu. Görüntü, yaş farkı, konum ya da herhangi bir neden engel olmazdı dünyaya. Sevgi zaman tanımaksızın anın tadını çıkarırdı mesela. Bir şeyleri yakalayınca sımsıkı sarılırdı ona, sonuna kadar aşkla.