27.9.05

...

yalnizlik giysim üzerimde...

iste otobüsten indim ve yürüyorum...yine ayni yüzler ve ayni cadde...dudaklarimda bana çok sey animsatan buruk bi sarki ''bir gün gelir de bir an,cokca zamanlardan sonra,geri dönüp baktiginda,bilmem anlar misin?O senin bir aninin benim ömrüm oldugunu,ne cok sevildigini artik çok geç oldugunu...''

19.9.05

anlasana!!!

biz aslında acı cekmekten hoşlanıyoruz galiba,o zaman daha manalı oluyo hayat,tadı tuzu oluyor hüzünler,baharatı oluyor ayrılıklar,beklentiler ise hiç son bulmuyor hep bir sonraki tada kalıyor...hiç tatmadıgımız birseyin tadını merak ediyoruz bazen,deniyoruz,derken alışılmış oluyor bizim için.hadi yeni bir yemek sunuyorum şimdi!!!ve işte bitti yemek,ama karnımız yine acıkacak...üzerine bir de künefe...Artık istege baglı.evet sihirli kelime burda işte''isteğe bağlı''nedir hayatın kuralı?tüm bu yangınların kıvılcımı nerden cıkıveriyor.Yok yok ben biliyorum ki; hep yeni seyleri istiyoruz,yetinmesini bilmiyoruz,farklı denizlere yelken açıyoruz,denizlerden okyanuslara...ama farkında değiliz kendi denizimizde boguluyoruz.Hadi yine başa döndük.
__Merhaba!
_Merhaba
__nerdesin?
_yemekteyim...

18.9.05

''galigali''

bu da ne demektir ki???? :)) ben de haftasonu ögrendim ne demek oldugunu...ama çok güldüm..aklıma geldikce gülmüyor degilim:))biraz yöresel bir kelime olsa gerek.hey okuyucu eger biliyorsan yaklaş:)) ve paylaş.olay şöyle gelişir;anneanne arkadas ve ben komsuya gidiyoruz,tam komsunun bahcesine adım attık ki,anneanne heyecanla ''bakın galigali''dedi.bunun üzerine tepkimiz birbirimize bakmak oldu(bön bön)bastonla işaret edilen yöne baktıgımızda ne görelim!SİNCAP (nerden galigali diye çıkmış ögrenemedim)
çoooookkk güldük,eğlendik.en sevdiğim kısım da şu kokulu domatesler ve salatalıklar oldu sanırım.süper demlenmiş caylarımız,yufka ekmegi,peynir domates ve salatalıklar...off ama ben yeni geldim ve hala aklım oranın havasında kaldı:))-yoksa karnım mı acıktı-bir de hala ilginç adetler varmış bunu ögrendim!!!eger bilmiyorsan ''naha sene!''

13.9.05

gece kuşu


ben bir garip penguenim sabahın 3'ünde...
ne sen bunun farkındasın ne de kuşlar farkında...

işte herkes yatagında uyurken yine yalnız basıma oturmusum,oturmus da bir türkü tutturmuşum..ohh valla şiirleri tam karıştırdım biraz cem karaca biraz orhan veli azcık deniz...kulak memesi kıvamına gelinceye kadar karıştır ve 150 derecelik bloga yerleştir.hepsi bu!ne kolay bi tarif değil mi?
hey işte bu penguen benim arkamda duran insanları farkedemeyecek kadar dalgın!!!(bu lafı hatırlar gibiyim bir baska 'yazar'dan :)
beklemenin güzel bir erdem olduguna inananlara...

11.9.05

beklemek...

insanların başı tansiyon düşüklüğü ya da yüksekliği yüzünden mi döner hep?birden bire okudugum bir blog beni bu hale sokuyorsa ben de hala düşünüyorum demek midir yoksa?neyi düşündüğüme gelince..hiç merak etme..bunu yazmayacagım,yazamayacagım.ama nereye kadar sürecek,nereye kadar ben kendimle savaşacagım bilmiyorum...kafamda örümcek aglarının olmadıgı bir gün olmayacak mı?

9.9.05

varyaaaaa

kendimi tekrarlıyorum :(

işin sırrı ne?

nedir bu böyle sürüp giden acayip hava,böyle bi duygusallık,bi uzaklara bakış ve takıldıgın noktadan geri dönememe hali...insanoglunun aklından gecen sorular hiç son bulmayacak galiba?bi problem olmuş olsa formulu olacak bu soruların ve çıkacak sonuç!İzleyecegimiz bir yol belki de...Ama yok.Hep tek başımıza halletmeye mahkumuz...

4.9.05

sessiz çıglık

hiç ses yok ve ben bu sessizlikten hoşnut muyum?biraz evet biraz hayır...evet;cünkü kendimi dinliyorum,düşünüyorum,düşlüyorum..hayır;çünkü kendimi yalnız hissediyorum,düşününce aglıyorum,düşledikçe işin içinden çıkamıyorum sanki...yani aşagı tükürsen sakal,yukarı tükürsen bıyık misali...anladım ki hoşnutsuzluk duyuyorum bulundugum her türlü konumdan!!!
gün geciyor evden cıkmıyorum,güneş yok,hep lacivert gökyüzü,ay ve ben...uzun süre çıkmayıp üstüne günyüzü görünce tuhaf oluveriyorum,bünyem kaldır mıyor mu ne?
galiba mevsimde kendini belli etmeye basladı.gece birden uyanıp üstüme uzunca bişiler giydim yattım.artık o sıcaklık,samimiyet yok sanki havada...yavas yavas kış geliyor ve ben hoşnut olmuyorum bundan:(sevmiyorum sogukları...
bu zamanlar ruh halim de degişiyor sanıyorum,daha bi duygusal oluyorum,durgunlasıyorum,sesizleşiyorum,uzaklaşıyorum...tıpkı sen gibi, ''O'' gibi, tıpkı siz gibi...

2.9.05

otağ

sevgilim,işte EYLÜL
ve işte senin usul usul seğiren yüzün.

zaman ki sonsuzdur
bitmemiş şiirler gibidir.

bazı hüzünleri
bazı nehirleri tutup anlatmak gibidir.

biz ki zamanı tırnak içine alıp yaşadık
(istediğin bulanık kıyısında)

bundan değil midir bizim aşkımızda
sürekli bir akşam hüznü vardır.

ilhan BERK

gece saat iki bucuga dogru ilerlerken karşılaştım bu şiirle...aslında gece dememeli sabah demeliydim.(kaçıncı sabah bilmem ki!)hep orda duruyordun,farkettirmeden bakıyordun ve zamanının gelmesini bekliyordun değil mi?tıpkı diğerleri gibi...belki yıpranmıştın,daha önce kimbilir kim dokunmuştu sana,ya da kim kendinden bişiler buldu sende?sense hep yaptığın gibi sessizdin ve farkedilmeyi bekliyordun.farkettim ama anlamadım...baktım ama görmedim...işte dün gece birden gözüme iliştin,''burdayım,burdayım''dedin usulca.gec kaldım farketmekte,gec kaldım...bir an önce cevirdim sayfalarını,içime cektim,tekrar tekrar.sonra gülümsedim.Kime mi?Boşluğa!hüznün boşluğuna...sana bana ve gidenlere...gidenler için de gülümsemek gerek.tıpkı hayata gülümsemek gibi.onlardan hayatın bi parcası değiller mi nasılsa.gitselerde burdalar,tam şuramda...yoksa bana mı bakıyorlar ne?