22.1.10


karamsar oluyoruz ya hani zaman zaman, insan olmaktan geçiyor tüm bu hisler, tamam biliyorum. üzülüyorum ama işte.

11.1.10

yeni

adını yazık koydum o gece, biraz alkolün etkisiyle belki de su üstüne çıkan duygulardan ibaretti. yazık. yakıştı da sanki. neye benzediği belli değil; gergedan desem değil, davşan desem değil.. mitolocik birşey bu. normal şeyler çıkmaz ki zaten bana..:D renkleri güzel ama. yeniyıl hediyem yazık.
sonra bir de birlikte dolaştık, az çevre edinsin zavallıcık. bilmediği şehri keşfetsin, koklasın istedim. vapur ona kocaman geldi, sokaktaki robotlaşmış insanlar üzerine çıkacakmış gibiydi. farketmediler. sonra yemek teklif ettim, sevindi gariban. gazi kadınlar sokağı manzaralı yanından kırçiçeği masası kapattım ona. bir de manisa kebabı istedim onun için. sevincinden birsey yiyemedi ki. ben yedim onun hakkını da, acıkmıştım zaten çok. sahiden canlanırverse, küçükken ben hep bu minik oyuncakların gerçek olup benle konuşmasını isterdim. büyüdüm onlar hiç değişmedi. ben istemez oldum artık böyle birşey.
işte boş yazının boş cümlesi, tam bana göresin Yazık.

9.1.10

"balıklar ölmüş. toprağa gömdüm onları."

geldi ve konuşmaya başladı, bakamıyordu gözlerime. kesik kesik ve eksik gibi konuşurken;

"saçlarım değmiş yüzüne senden habersiz. uzaklardan. rüzgarda savrulan saçlarım. kutuya kaldırılanlar... serin saçlar, yumuşak ten. bütün. ve serinlik geçti.


herşey bildiğin gibi. değişmek zormuş, bense hep aynı."

baktım öylece. diyemedim bir şey.

3.1.10

hiç konuşmadan anlaşabilir miyiz?


hiç konuşmadan anlaşabilir miyiz? dedi kız. oğlan da yansımadan kızın dudaklarına bakıyordu. gülümsedi.

böyle bir soruya karşılık "çok zor" cevabını verirdim ben olsam. ama kişinin oldurmaya niyeti varsa, oluyor baksanıza. gerçi film. ben sevdim bu filmi, farklı olmuş. tebessüm bırakıyor insanda. aşkın dili mili yok işte. anladın mı, artizlenme artık.


haa bi de sinemaya yalnız gitmek de ayrı bir keyif, hem de yerini bile bilmedigin bir sinemaysa bu.