22.8.09

yorgun

ben deniz oldukça yorgun olmakla birlikte şu an tv'de rastladığım seda sayan sayesinde nasıl bi ruh hali içine gireceğimi kestirememiş durumdayım. neydi o birden patladı ya, bizim Issız Adam. hah işte filmle birlikte müziğinden tutun da günümüzdeki aşklara kadar herşey yeniden yazıldı biçildi değerlendirildi -ki hepimiz biliyoruz bu süreci- hala daha etkisini gösteriyor. sedanım "anlamazdın" şarkısını yeniden yorumlamış. yorum yapamıyorum. lütfen kanalı değiştirir misiniz?

hep kalabilirim o anda dediğiniz bir an'ı düşünsenize. iki dakkalığına çok değil. ama öncesini sonrasını karıştırmadan, sadece o an. tebessüm oluşuyor yüzünüzde. bir şarkı bile bu hale getirebiliyor bazen. güzel hisler bunlar. yaşam belirtileri.



16.8.09

sorunlara çözüm

hala gülüyorum. eger herhangi bir şeyden çok bunalmışsanız ve sorunun sebebine ulaşamamışsanız işte çözüm. ta ta ta tam!

tarife göre: " 100 gr. pirinç alınarak üzerine yedi defa "Hâ-Mim sûresi" okunur ve bu pirinçle pişirelecek pilav büyüye uğrayana yedirilir."

düşünsene deniz, böyle herşeyin bi formülü falan olsa fena olmaz aslında. apartmandaki komşuyu ele alalım. okuyup üfleyelim apartmana girip evine çıkana kadar ki zaman zarfında hiçkimseye soru sormasın. başka birilerine ait olan zarfları açıp okumasın. (çok içlenmişim ben buna hala çözüm bulamadım ondan) onun yerine işine gücüna baksın. kocasına işve cilve yapsın, kaşını bıyığını aldırsın, erkekten bozma kadın gibi dolaşmasın efendim. komşusu olarak rahatsız oluyorum. kocası napıyor teyzenin bu durumuna karşılık bilemiycem. sesini iyice inceltip keliemleri peşisıra kullanmasın. anlaşılır olmuyor. bunun için diksiyon kursuna gidebilir, halk eğitim merkezlerinde var bu tür şeyler. değil mi efedim, değil mi. ayrıca dişçiye de gitmeli. komşularımın dişlerine de karışacağım günler olacak mıydı. ahh ahh. (yapcak birşey bulamayınca ben de ona buna sarıyorum galiba bana bir tarif lazım) yaşasın kişisel temizliğine önem veren insanlar. olmadı galiba. neyse..

başka bir sorun bulalım. misal dolmuşların en arkasını 4'leme durumu. hep bana mı denk gelir bilemedim. bir de köşeye de denk gelmemek işin en kötü kısmı. iki yandan kıskaca alınmış gibi. işte bunun çözümü için 100gr pirinç az gelir bana kalırsa. bir kilo pirinc ve bir kilo nohut (çiğ olcak sert ve zahmetsiz) alıp dolmuşun içinde savurmak lazım ateş açmışcasına patpatpatpat!! bak nasıl da rahat edeceksin gör. hem de stres atıyorsun daha nolsun. bırak arka dörtlüğü , istediğin yere oturabilme şansın olcak.

markette poşet açılmaz ya tam siz kasadayken, işte o sıra çabuk uylanabilir bi formül lazım. yok bu olmadı. sırada bekleyen insanları görünce daha da bi telaşa kapılıyorum açacağım varsa bile açamıyorum gerisini sen düşün deniz. benim beceriksizliğim için belki bir formül.

hayata dair formül gerek aslında. her daim tarçınlı kurabiye tadında olabilmek için, bir duru gülümseme için, hep çocuk kalabilmek için, kimbilir.




dk

kaç oldu?

ben sayamadım.

12.8.09

itiraf ediyorum:



* ben uzaydan sıçrayarak geldim.

* tırnagımın kenarında cıkan ufak cıkıntı beni rahatsız ediyor ve yer etti ısırıyorum sürekli. obsesiflik var azcık.

* yengemin diş fırçasını kullandım kendiminkisi sanıp! düşündükçe çeşit oluyorum. kullandıgımı da kendisine söylemedim. hiçbirsey yokmuş gibi kullandı o da. özür dilerim yenge.

* mektuplar yazıyorum, küçük notlar, hiç gönderilmemiş, gönderilmeyecek belki de. üzgünüm.

* dün gece düşündüklerimi dile getiremiyorum, ama kıyaslama yapıyorum sürekli. kendimi alıkoyamıyorum. bızzt! delete. delete.

* asansör kapısındaki "kabini görüp öyle girin" yazısını kazıyıp, "abini öpüp öyle gir "şekline çeviren benim. yönetici amca sen bana gelen zarfları açarsan böyle olur dur daha. senden süpheleniyorum sadece, kimin açtığını nasıl bulacagımı bilmiyorum. bu konu beni sinir ediyor. acaba girişe bir yazı mı yazmalıyım ne. kendini bilmez terbiyesiz komşular bu zarfları niçin açıyorsunuz, edepsiz olmayın huleayn gibisinden.

* yeğenimi görünce kimi zaman çocuğum olsun istiyorum. ama çok kısa sürüyor bu istek. ama istiyorum. sonra istemiyorum. ama öyle işte.

* klipteki kız gibi yetenegim olsa keşke, yerle bir etsem etrafı. içimdeki kızgınlıktan değil, mimari si kötü olan yerler için. ondan yani.

10.8.09

anlayamıyorum!
hem de hiç!
gerizekalı mıyım nedir?

olur insana arada.
ve aşk teğet geçer
akar gider avuçlarından
kum misali
zaman misali
su misali

8.8.09

koptu

içimden birşeyler
daha yeni oluşmuş capcanlı
heycanı farklı
yenice açan çiçekleri misali
gecikmiş baharın.
nasıl da havada asılı herşeye inat,
gülümseyen mor güneş.
farklıyım diyor görmesini bilmeyenlere
aşk kokulu saçların kıvrımlarında
bir o yana, bir bu yana
rüzgar savururken bizi
bitmeyen gelgitlerinde denizin
getirdiklerini
sen nerden bileceksin?

bakmasana...

ve
biz yüzeriz o mavi rüyalarda
ellerinde balonlarıyla çocuklar oluruz
koşarız kalbe giden yollar boyunca
doyasıya kahkaha

savaşta
askerler oluruz bazen
altında
kar taneleri oluruz güneşin
aslında
ters yöne yürüdüğümüz aşikar
öyle ya
en sevdiğinde sevmediğinin yer alması
en çok zıtlıklarda
hüznün siyahında, huzurun beyazında
yeşilin rahatlığıyla, kırmızının arzusuyla
sen'in benimle, ben'im seninle
incinirsin renklerin içinde işte

en çok senin hayatında, ne çok ben
uyanırken müziğin fısıltılarıyla
zamanın tadı damağımdayken hala
en boş senin yanında, ne boş ben
tam... tam herşeyi unutmuşken
durmuşuz yeniden.
tik
tak
.
çiçekler soldu, battı güneş.