14.8.08

gökyüzü

yağmur - cem adrian
yağmur yağacak bugün dedim, inanmadı. yalancı değilim ya yağacak dedimse yağacak işte. dinle bir kere. olmadı iddaaya girdik yağarsa ben, yağmazsa o kazanacaktı ki öyle oldu. bakalım ödülümü ne zaman alırım. :P

hava yağmur öncesi birden bozdu, rüzgar çıktı. grilik arttı. içimdeki renk nedense tam tersiydi. balkon kapısı dışında bütün kapı ve pencereleri kapattım. üstümü değiştirdikten sonra hafif tebessümle dışarıyı izledim. yaprak düştü. küçüklüğümden beri değişmeyen o açıdan bakmaya devam ettim. evet iki yaprak daha. derken daha da şiddetlendi rüzgar ve işte o an. gürledi gürledi ve sonunda ağladı gökyüzü. sanırım içinde birikmiş epeydir. bu, bir iki damla yanaklardan süzülüp yolun yarısında kuruyuveren gözyaşı gibi değildi. dolu başladı iyiyen iyiye. nasıl bir hızla geliyor, yere sinirle çarpıyor sıçrıyor. pat pat pat pat pat. çok kızmış çok. zannettim ki elimi tutunca geçecek siniri, ama ikimizde hesaplayamadık eriyebileceğini. eridi ve bitti..



korkardım eskiden gök gürültüsünde. pencere kenarında durmazdım hiç. birşeyler parçalanıp yukardan tepemize düşecek gibi gelirdi:)neyse işte eskidenmiş. ben sevdim bu kızgın halini, inatçıydı ya benim gibi. ağlayamamıştı epeydir, konuşamamıştı. konuşmamıştı.

ben de onun ağlamasını fırsat bildim. bir damla atınca hemen üstümü değiştirmemden belliydi. terasa çıktım. eee korkmuyorum ya artık. hani bardaktan boşalırcasına diye bir tabir var ya halt yemiş, bu resmen kovayla dökülüyordu. içinde kalmamalı zaten döksün içini. ben dinlerim seni. geçtim tam orta yere. bekledim tepkisiz, bütün herşeye göz yumdum üstüme ağladı :) yukarıya doğru çevirdim başımı şimdi gözlerimi açabilirdim, o ağladı ben sustum gözyaşlarını bir bir gözlerime sürdüm. şimdi ben o'ydum. ama o, ben'den miydi bilinmez. bir bana mı ağlıyordu acaba? onca insan kaçıyorsa köşe bucak, bir sacak altına saklanma gereği duyuyorsa benim içindi belki de.. bilmiyorum süresini, bir bildiğim sırılsıklam olduğum. tüm gözyaşları benimdi artık. o benimdi. el kol işareti yapan yandaki teyze bana anlam veremedi. güldüm. yağmurla benim aramda zaten, sana ne dercesine el yaptım ve yüzümü yine gökyüzüne çevirdim. o anı hiçbirşey bozamazdı. buluşmak gerekiyordu, görüşmek gerekiyordu.

arınmış gibi hafiflemiş gibi oldum en sonunda. tepki vermişti sonunda benim gibi inatçı birisine.

ama daha bitmedi işim yağmurla :) yine çıktım. kimbilir bir daha ne zaman görüşeceğiz değil mi? bu kez güzel insanın da eşliği ile yürüdük yağmur altında. bilinçsizmiş gibi davrandık ya nasıl bir deliliktir bir tane insan olmayan caddede ikimiz vardık ve gülüyorduk sadece. o hayata, bense deliliğe gülüyordum. belki de tam tersi. yok yok hepsine herşeyeydi bizim gülüşümüz. dalga geçtik işte, nanik yaptık. ben beş dakika öncesine kadar yüzleşmiş olmanın rahatlığıyla..o da evdekilere aldırış etmeden kendini birden yola atmanın verdiği çocuksu heyecanla..evet hala büyümedik. niyetim de yok zaten.. herşeye inat.

anlık yaşamanın verdiği mutluluklarımız eksik olmasın yoksa yaşadığımızı nereden anlayağız ;)

2 yorum:

Adsız dedi ki...

eksik olan biri yokmuydu:(

deniz dedi ki...

hahhaah haaah haa :) sen güldürdün beni dostum :)