26.10.11

üzgünüm

ağlıyorum, yutkunamıyorum. boğazımda düğümleniyor bir şeyler.
hangisine üzülmeli bilemiyorum, gidene mi geride kalanlara mı?
ruhu yıkılmış, toz olmuş kaybolmuş insanlar
bir de tamamen yıkılmış binalar

böyle olmamalıydı, insana bu yapılmamalıydı.


lanet olsun böylesi sisteme, dedirtiyor son yaşanan olaylar. hala çadırı yiyeceği olmayan aç açıkta kalanlar var deprem bölgesinde. kurtarılmayı bekleyen sağlam bünye kalmış mıdır bu vakte bilmiyorum ama geride kalan bir sürü de ceset var.
insan canı yanınca bir suçlu arar ya işte bu durumun suçlusu kim? bazı binalar yıkılmazken bazı binaların tuz buz olmasının sorumlusu kim? peki kocaeli depreminden bu yana alınan -hani akıllandık ya, deprem için önlem alıcaz ya- vergiler önlemler nerde? kim yardım edecek ?
boşu boşuna yazılan yazılardan bir tanesi daha benimkisi biliyorum ama elimde değil. bir öğretmen arkadaşım (ki ben onca insanın içinde bir'den bahsediyorum) deprem sonucu hayatını kaybetti. gerek var mıydı buna? bunu hak etmişmiydi? henüz iki senelik evli olan arkadaşım eşini hayatta bırakıp kendisi bilinmeze gitti. erken ya da geç farketmeiyor ölüm hele böylesi bir ölüm hiç mi hiç yakışmıyor insana.
öte yandan ilahi adelet falan diye yapılan yorumlardan bahsetmeyeceğim bile. o da ayrı bi can sıkıcı açıklama. bu kadar küçük düşünebilen insanlarımız da varmış görmüş olduk.

şimdi deprem sonrası geride kalan herkese taz zamanda yardım zamanı. hayatını kaybedenler için huzur dileme zamanı. yakınlarını kaybedenler içinse sabır.. çok üzgünüm, çok.



Hiç yorum yok: